Vedalar, İstanbul ve Ben
Sent: Friday, March 27, 2009 4:46 PM
Subject: veda
Hayat, boğumlu parmaklarıyla şişman bir çocuğun, yıldızlı çıkartmalarından, çocuklara has özentisiz bir telaşla; sabırsız ve hevesle söküp, yeni defterine yapıştırması gibi, beklenmedik…
Ayrılık vakti geldiğinde gördüğüm o ki; ayrılık yokmuş aslında. Vazgeçtik, bitirdik; yenildik, başardık; zorlandık, atlattık; söylendik, dinlenildik; sustuk, dinledik; verdik, aldık; kendimizden kattık, …
Şu son haftada yaptığım tek şey veda etmek; ve buna alışmaya çalışmak oldu. Buralara veda ederken bir de İstanbul’ a veda ettik tabi. Başka bir şehir düşünemiyorum ki, bir cumartesi’ ne bunca duygu sığdırın, bunca tarihe gözleriniz de tanık olsun…
Önce kapalı çarşı gezildi, burada kendini kaybetmeli insan.
Sultanahmet Camii ve Ayasofya Camii’ lerinde gözüme takılanlar şöyleydi:
Ürkütücü bir mekan :Yerebatan Sarnıcı
2009 kışının son kestanelerini Takim’ de yedik. Galata Köprüsü’ nde Hatıra Fotoğrafı’ yla turistik gezimiz son buldu.
En güzel gülünen İstanbul fotoğrafı olmalı bu…